15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Anma Etkinliği

Ayşe Hilal Sayan Koytak 15.07.2018
Kıymetli Misafirlerimiz,

Bugün burada, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik gününü idrak etmek ve ülkemizi, devletimizi, istiklalimiz ve demokrasimizi muhafaza uğruna hayatlarını feda eden şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi anmak üzere biraraya gelmiş bulunuyoruz.

Milletlerin tarihlerinde kader anları, dönüm noktaları vardır. Bu kritik anlardaki tavır ve duruşlarıyla toplumlar, geleceklerine yön verir; millet olmanın, kardeşliğin, aynı kaderi paylaşmanın şuuruna varır.

Anadolu'yu vatan kıldığımız Malazgirt zaferi, Peygamber Efendimizin müjdesine mazhar olduğumuz İstanbul'un fethi, dünyanın en güçlü ordularını dize getirdiğimiz Çanakkale zaferi, tüm yokluk, yoksulluk ve imkânsızlıklara rağmen zaferle taçlandırdığımız İstiklal Harbi, bizim tarihimizin köşe taşlarıdır. İkinci yılını idrak ettiğimiz 15 Temmuz 2016 gecesi de Türkiye, tarihinin en büyük sınavlarından birini atlatmış, tabiri caizse uçurumun kenarından dönmüş ve Milletimiz bu iftihar silsilemizin günümüzdeki son halkasını yazmıştır.

Demokrasisine müdahalelerden çok çeken bir halk olarak tam darbelerin tarihe karıştığını düşündüğümüz bir dönemde, 21. Yüzyılda, 2016 yılında, Ordumuzun şanlı üniforması içine saklanmış Fettullahçı Terör Örgütü mensubu vatan hainleri 15 Temmuz akşamı seçilmiş hükümetimize ve anayasal düzenimize karşı kanlı bir darbe girişimi başlattı.

Darbeciler, başarılı olmak adına darbeye karşı çıkan halka, TBMM’ye, ki o meclis işgal veya diğer darbe teşebbüslerinde dahi saldırıya uğramamıştı, silah arkadaşlarına, polise ateş açtı. Bununla da yetinmeyerek sanki bir savaştaymış gibi tanklarla, uçaklarla bombalar yağdırdı.
15 Temmuz gecesi milletimiz, tıpkı bir asır evvel Çanakkale'de, İstiklal Harbi'nde olduğu gibi bağımsızlığına, onuruna ve istikbaline kast eden elleri kırarak, bir kez daha iradesine sahip çıktı. Kadını erkeği, genci yaşlısıyla Türk Milletinin her bir ferdi, o gece tüm farklılıkları bir tarafa bırakarak, yekvücut halinde FETÖ'nün işgal teşebbüsünü püskürttü.
Bu saldırılarda 251 kardeşimize şehitlik nasip olurken, 2.200 vatandaşımız da yaralanarak gazi oldu. Darbeci hainler, kadın, çocuk, genç yaşlı demeden vatandaşlarımıza saldırdılar.

Şehit olanlardan biri Büyükelçiliğimizde 3 yıl boyunca başarılı bir şekilde görev yapan Komiser Zeynep Sağır’dı. Zeynep Sağır, hainlerin Özel Harekata yaptıkları saldırıda şehadete yürüdü. Buradaki mesai arkadaşları, Komiser Zeynep’i özveriyle ve vazife aşkıyla görev yapmış olan, gerçek bir dost, başarılı bir polis, örnek bir anne olarak hatırlıyorlar. Gözüdönmüş vatan hainleri, Zeynep kardeşimizi bizlerden, eşinden ve yavrularından koparmışlardır. Zeynep Sağır’ın buradaki hatırasını yaşatmak adına Konsolosluk Salonumuza Şehit Komiser Zeynep Sağır adını verdik. Akif’in Çanakkale şehitleri için sarfettiği “Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber. Sana ağuşunu açmış duruyor peygamber." mısralarında dile getirdiği üzere, bu hatıranın Zeynep ve diğer şehitlerimizin fedakarlıklarının yanında ne kadar küçük kaldığının farkındayız. Zeynep Sağır, Ömer Halisdemir gibi kahraman kardeşlerimiz tıpkı Çanakkale kahramanları gibi 15 Temmuz gecesi hortlayan müstevlilerin uşağı bir “hayasız akına” dur demişler ve “Bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı” idi mısralarında ifadesini bulduğu üzere Bedir ve Çanakkale’deki gibi bir destan yazmışlardır. Milletimiz, 15 Temmuz’daki duruşuyla “Asım’ın neslinin” sonunun gelmeyeceğini, dost ve düşmana kanıtlamışlardır.

Gözü dönmüş FETÖ’cü alçaklar, ellerinde milletin vergileriyle alınan silahlarla, kaba kuvvetle milleti sindirebileceğini sanarak Türk milletinin gücünü, cesaretini ve demokrasiye olan bağlılığını ve her şeyden önce Yüce Allah’ın oyunlardan öte oyunu, tuzaklardan öte tuzağı olduğunu hesaba katmadı. Türk milleti, Cumhurbaşkanı’nın çağrısına uyarak, Yüce Mevla’nın inayetiyle, o hainlerin tuzaklarını başlarına geçirdi ve hesaplarını ayaklarına doladı. Tabiri caizse, bu hainlerin hesabiliği milletin hasbiliği karşısında mağlup, rezil ve zelil oldu.
Zihinlerimizde halen tazeliğini muhafaza eden ve biraz sonra hep birlikte izleyeceğimiz video gösterimiyle salonumuzda hizmetine sunduğumuz fotoğraf sergisiyle belleklerimizi tazeleyeceğimiz o hazin görüntülerden de hatırlayacağınız üzere, özgürlüğe âşık, demokrasiye tutkulu Türk milleti gerçekten de o gece kükremiş bir sel gibi sokaklara aktı ve o iman dolu göğsünü gözünü kırpmadan tanklara, tüfeklere karşı siper etti.

Değerli konuklar,

FETÖ/PDY ihanetinin boyutlarını kavramak gerçekten kolay değildir. Karşımızda kırk yıldır sinsice, gizlice devletin, bürokrasinin, silahlı kuvvetlerin, yargının, polisin, akademinin, okulların, medyanın, bankaların, ticaretin, velhasıl toplumun tüm dokusunun içine sızan, kanser gibi yayılan habis bir yapı, devleti içten fethetmeyi, kendi emellerine alet etmeyi hedeflemiş kanlı bir terör örgütü vardır.

Şimdi, iki yıl boyunca yürütülen kapsamlı idarî, cezaî ve hukukî tahkikat sonrasında, 15 Temmuz’da neler olduğunu ve arkasındaki faili daha iyi kavradığımızı düşünüyoruz. En son ortaya çıkan ve kamuoyuyla paylaşılan yeni bilgiler darbecilerin Pensilvanya’daki örgüt elebaşından talimat aldığını tüm açıklığıyla ortaya koydu.
Esasen hiçbir devletin içerisinde kendisinden bağımsız organize hareket eden, tıpkı istihbarat ajanı gibi faaliyet gösteren, devletin bilgilerini paylaşan, sadakatini devletine ve milletine değil de sınıraşan bir örgüte ve başındaki şahsa sunan bir yapılanmaya göz yumma, hoşgörüyle yaklaşma lüksü bulunmamaktadır. Türkiye gerek 15 Temmuz’da gerek öncesinde kendisini eleştiren ülkelerin ancak filmlerinde tahayyül edebildiği bir tehlikeyle karşı karşıya kalıp, zorlukla bertaraf edebilmiştir.

Bu gerçeği, Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu, Türkiye’nin devletine ve halkına yönelik tehditlere karşı gerekli önlemleri alma hakkı ve sorumluluğu bulunduğunu teyit ederek ortaya koymuştur.

Ülkemiz, iki yıl sonunda FETÖ’yle mücadelede uzun mesafe katederek önemli başarılar elde etti. Ancak halen yurtdışında varlık göstermeye çalışan bu örgüte karşı mücadelemizin uzun soluklu olması şarttır. Ülkemizde bu mücadelenin devamı için gerekli siyasi irade, milli dayanışma ve birlik mevcuttur.

Yurtdışında hala bazı çevreler FETÖ’yü hoşgörü ve diyalog gibi temaları öne çıkaran, eğitime önem veren bir hareket olarak lanse etmeye çalışmaktadırlar. FETÖ halen çöreklendiği toplumlarda ülkemize karşı zehir kusmaktadır. Bu çerçevede, bir yandan FETÖ denen bu hıyanet şebekesiyle mücadele ederken, diğer yandan bu mücadelemizin haklılığını tüm dünyaya aktarma hepimizin görevidir. Yılmadan, kırmadan, kırılmadan mücadelemizi ve örgütün tüm dostlarımız için arzettiği tehlikeyi anlatmak mecburiyetindeyiz. Zira, sınıraşan yapısıyla bu örgüt, diğer terör örgütleri gibi uluslararası sistemi ve ulus devleti tehdit etmektedir.

Bu noktada, hain darbe girişiminin ilk saatlerinden itibaren Türkiye’ye ve demokrasisine destek veren mesajlar ve telefonlarla bizleri güçlendiren başta Emir Hazretleri, Veliaht Prens, Başbakan, Meclis Başkanı ve tüm Kuveyt halkına Devletim adına şükranlarımızı sunuyorum. Ülkesinde darbe yapan liderlerin çevresine ve komşularına verdiği zararı en iyi bilen ülkelerden biri Kuveyt’tir. Meşruiyet ve hukuk tanımayan darbecilerin, fırsat bulduklarında uluslararası hukuku ve insan haklarını da çiğneyerek etraflarına saldırmalarının en güzel örneğini Kuveyt, 1990’da Saddam rejiminin işgaliyle yaşamıştır.

Kuveyt basınında çok az da olsa FETÖ’yü masum bir hareket gibi sunan bazı ifadelere rastlayabiliyoruz. Bu çerçevede, FETÖ hareketinin içyüzünü anlatan bir makaleyi 15 Temmuz münasebetiyle basına ilettik. Yukarıda ifade ettiğim üzere, FETÖ sadece Türkiye için değil tüm kardeş ve dost ülkeler ile halkları ve uluslararası sistem için tehdit arzetmektedir.
Türkiye olarak 2 yıldır sadece FETÖ ile mücadele etmedik, aynı zamanda pek çok reformu hayata geçirerek sivil iradeyi vesayet odakları karşısında daha da güçlendirdik.
16 Nisan halkoylamasında milletimizin oylarıyla kabul edilen, 24 Haziran seçimleriyle yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, hiç şüphesiz siyasi tarihimizin en önemli reformlarından biridir.

Böylece Türkiye, istikrarı ve güveni garanti eden yepyeni bir yönetim modeline kavuştu.
Aynı zamanda ülkemiz darbe heveslilerini cesaretlendiren, demokrasisine pranga vuran, millet egemenliğini gölgeleyen, ekonomik büyümesini sekteye uğratan ağır bir yükten de kurtuldu.

15 Temmuz gecesi dökülen şehit kanları bağımsızlığımızı korumanın yanında ülkemizin önünde yeni kapılar açtı. Karanlık bir gece, Türk Milleti için asırlara sari aydınlık bir geleceğe vesile oldu. Bugün 15 Temmuz öncesine göre her açıdan daha güçlü, daha dirayetli, daha demokratik bir Türkiye var. Bugün iki yıl öncesine nazaran birlik, beraberlik ve kardeşliğine daha çok sahip çıkan bir Türkiye'ye sahibiz.

"15 Temmuz ruhu" bu topraklarda diri olduğu müddetçe hiçbir güç milletimizi esir alamayacak, bir daha asla iradesine el uzatamayacaktır.

Yeni dönemde Türkiye, 2023 hedefleri, 2053 ve 2071 vizyonu doğrultusunda yoluna kararlı bir şekilde devam edecektir.

Sözlerime son verirken, ülkemizin bir daha asla böyle bir sınamayla karşı karşıya kalmaması temennisiyle aziz şehitlerimizin hatırası önünde saygıyla eğiliyor, ailelerine ve milletimize bir kez daha başsağlığı ve sabır, gazilerimize de şifalar diliyorum.
Teşekkür ederim.

Atatürk

Tuba Nur SÖNMEZ Ambassador
Sunday - Thursday

08:30 - 17:30

Konsolosluk İşlemleri 08:30 - 13:00 / 14:00-15:30
1/1/2025 1/2/2025 New Year
1/30/2025 1/31/2025 Eid al Isra' Wal Mi'raj
2/25/2025 2/28/2025 Kuveyt Milli ve Kurtuluş günleri
3/30/2025 4/2/2025 Eid Al-Fitr
6/6/2025 6/10/2025 Eid Al-Adha
6/27/2025 6/28/2025 Hijri New Year
9/5/2025 9/6/2025 Birthday of Prophet Muhammad